DAÜ DEPREM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ EGE DENİZİ’NDEKİ SİSMİK AKTİVİTELERE İLİŞKİN AÇIKLAMALARDA BULUNDU

12 Şubat 2025

DAÜ DEPREM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ EGE DENİZİ’NDEKİ SİSMİK AKTİVİTELERE İLİŞKİN AÇIKLAMALARDA BULUNDU

Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Başkanı Prof. Dr. Mahmood Hosseini ve Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Mehmet Cemal Geneş, Ege Denizi’ndeki sismik aktiviteler ile ilgili bir açıklama kaleme aldı. Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

Afrika, Arap ve Avrasya levhalarının çarpışma kuşağında yer alan Ege-Anadolu bölgesi (Şekil 1), çeşitli ve karmaşık uzun süreli tektonik süreçlere maruz kalmaktadır. Büyük faylar kırmızı, bindirmeler ise siyah renkle belirtilmiş, küçük tektonik hatlar ise kesikli siyah çizgilerle ifade edilmiştir. Siyah oklar, Anadolu ve Ege blokları boyunca GNSS hareketini temsil etmektedir. Holosen ve Pleistosen dönemlerine ait volkanlar sırasıyla sarı ve kırmızı üçgenlerle gösterilmiştir.

Deprem bilimcilere göre, Ege Denizi’nde son günlerde meydana gelen depremler, magmatik süreçler ve hidrotermal aktivite nedeniyle tetiklenmiştir. Bu depremler, yeni bir volkanik hareketliliğin başlangıcına işaret ediyor olabilir. Türkiye ve Kıbrıs Adası’nın bu depremlerden etkilenme olasılığı düşük olsa da bölgedeki fayların 7’nin üzerinde bir deprem üretmesi durumunda, Kuşadası, Bodrum ve Datça kıyılarında tsunami riski ortaya çıkabilir. Bu nedenle, gerekli modelleme ve analizler yapılmalı ve elde edilen sonuçlara göre önlemler alınmalıdır. Öte yandan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuzeybatısının bu tsunamiden etkilenme ihtimali oldukça düşüktür.

Bilindiği üzere, Yunanistan’a bağlı olan Santorini, Amorgos ve Astropalya adalarının oluşturduğu üçgende, tarih boyunca birçok deprem meydana gelmiştir. Büyüklük açısından incelendiğinde, 7,4 şiddetinde meydana gelen son iki deprem 1956 yılında olmuştur. Bu depremlere bağlı olarak, bölgede bir tsunami meydana gelmiş ve adalara zarar vermiştir. Bodrum Yarımadası’nın kuzey ve güney bölümü, Datça, Güllük Körfezi ve Didim de bahsi geçen tsunamiden etkilenmiştir. Ancak, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde herhangi bir tsunami etkisi görülmemiştir. Dolayısıyla, mevcut durumda endişe edilecek bir durum bulunmamaktadır. Bu konuda, Yunanistan ve Türkiye’den bilim insanları hem deprem hem de tsunami riskini yakından takip etmekte ve tüm sismik hareketleri gelişmiş cihazlarla sürekli olarak izlemektedir. Şu an için, Santorini Adası’nda önemli bir volkanik hareketlilik başlamamıştır.

Eğer bir deprem 6,5 büyüklüğünü aşar ve sarsıntı sonucu deniz tabanında dikey bir hareket meydana gelirse, tsunami oluşabilir. Ancak, bu tsunaminin büyüklüğü, Ege Denizi, Bodrum ve Sığacık’ta daha önce yaşanan seviyelerde veya 1956’daki ölçekte olabilir. Öte yandan, Japonya ve Endonezya’da görülen, 30-40 metre yüksekliğe ulaşan dev dalgalar Akdeniz ve Ege’de beklenmemektedir. Ege Denizi’nde meydana gelen depremler, Marmara Denizi’ndeki ya da Kıbrıs’a yakın fay hatlarında olası depremleri tetikleme ihtimali bulunmamaktadır. Ancak, Kıbrıs ve çevresindeki fayların her an deprem üretebileceği gerçeği göz ardı edilmemelidir. Bu nedenle, Kıbrıs’ta çok disiplinli ve kapsamlı bir ‘Deprem Risk Azaltma’ programının hızla devreye alınarak uygulanması büyük önem taşımaktadır.

Kaynakça:
[1] F. Sparacino, B. Galuzzi, M. Palano, M. Segou ve C. Chiarabba, (2022). Seismic coupling for the Aegean – Anatolian region, Earth-Science Reviews 228, 103993.”

Paylaş

Önceki Haber

DAÜ ECZACILIK FAKÜLTESİ, ACPE AKREDİTASYONU ALDI

Sonraki Haber

DAÜ EĞİTİM FAKÜLTESİ’NDEN ÖĞRETMENLERE YÖNELİK KONFERANS DİZİSİ

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

5 × four =