Partiye mühür vuranların tercih yapması iradeyi kesti
Basın Bildirisi
Değerli Basın Mensupları,
Geride bıraktığımız 2022 Erken Genel Seçimleri ile ilgili yapmış olduğum değerlendirmeler aşağıdadır:
2022 genel seçimleri Kıbrıs Türklerine yakışır şekilde büyük bir olgunluk içinde gerçekleştirilmiştir. Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid 19 pandemisi ortamında gerekli tedbirler minimum düzeyde dahi uygulanmadan gerçekleştirilen bu seçimlere katılımın düşüklüğü seçmenimizin siyasete vermiş olduğu en büyük mesaj olmuştur.
Nitekim Kıbrıs Türklerinin egemen iradesi sandığa yansımış, ancak sandıktaki oylar sonuçlara yansıtılmamıştır. Sandık başkanları tarafından yüzde otuzlar civarında rapor edilen karma oy, seçim sonuçlarında yüzde onun altında görünmektedir. Kaldı ki karma oyların çoğu da geçersiz sayılmıştır. Yalnızca bu durum dahi seçmen iradesine büyük bir saygısızlık olarak kaydedilmiştir.
Seçilen isimlere bakıldığında son derece kötü yönetildiği herkes tarafından kabul edilen ülkemizde halkın talep ettiği değişimi gerçekleştiremediği de aşikardır. Seçim sonuçları herkes için bir hayal kırıklığı yaratmış, sandıklarda oy kullanan halkımız ve oyları saymak için pandemi koşullarında büyük risk alan sandık görevlilerimize büyük haksızlık yapılmıştır. Sonuçlar, iki parti tarafından sürdürülen statüko diyalektiğinin ne kadar etkili olduğunu aynı yüzlerin ve aynı parti yüzdelerinin tüm başarısızlıklarına rağmen yine Meclis’e girdikleri, yine hükümeti kuracakları bir ortam suni olarak yeniden kurgulanmıştır.
Burada temel sorun seçim sistemidir. Kimsenin anlayamadığı karmakarışık bir seçim sistemi ile adeta sadece parti oyları dikkate alınmış, halkımızın tercih oyları ise nerdeyse bir bütün olarak yakılmıştır. Aynı partiden birbirine tezat söylemleri olan isimlerin yanı sıra propaganda döneminde veya Meclis’te görev yaptıkları sırada hiçbir varlık gösterememiş, siyaseti babadan miras bir iş olarak gören isimler halkımıza tekrar vekil olarak dayatılmıştır. Oysa elektronik oy sistemine geçilerek karma oylara sahip çıkılabilir, halk iradesinin Meclis’e yansımasının önü açılabilirdi. Halkımız kaybederken, mevcut sistem yani statükonun bekçileri bir kez daha kısır siyaseti besleyecek bir sonuca imza atmışlardır. Ortaya çıkan tablo ülkeyi seçime götüren temel sebeplerin hiçbirine çözmeye muktedir olmayan kırılgan bir hükümet kurulmasına yol açacaktır. Seçimlerden hemen sonra art arda gelen zamlar ve zemherinin en acımasız günlerinde devam eden elektrik kesintileri seçim sonuçlarının statükonun idamesi anlamına geldiğinin en bariz örnekleridir. Halkımızın gündemi ile siyasetin gündemi ayrışmaya devam etmektedir.
Ben de bir siyaset bilimci ve uluslararası ilişkiler uzmanı olarak bu seçim vesilesi ile çok şey öğrenme şansı buldum. Halkımızla kaynaştım. Çoğu zaman bisiklet üstünde sürdürdüğüm kampanyam sırasında yeni dostluklar edindim ve halkımızın sorunlarını birebir dinleme fırsatı buldum. Kamu menfaatinin bir savunucusu olarak halkımızın taleplerini elimden geldiğince gündemde tutmak bundan sonraki siyasi yaşamımda en temel hedefim olacaktır.
Propaganda döneminde gündeme getirmiş olduğum kripto para, Ercan’ın direkt uçuşlara açılması ve Maraş gibi konuların seçim sonrası döneme damgasını vurduğunu gözlemlemekteyim. Bu bağlamda ben, bir vatandaş ve vatandaşların adayı olarak kendi üzerime düşen görevi layıkıyla yerine getirebilmiş olmanın derin huzuru içindeyim. Siyasetin ana görevinin halkın sorunlarını çözmek olduğu bilinciyle toplumsal muhalefet görevime devam edeceğimi vurgulamak isterim. Tüm seçim boyunca ortaya koyduğum üzere Maraş ve direkt uçuş konularında çözümlerin hayata geçirilmesinin önündeki yegâne engel siyasi iradesizliktir. Umarım önümüzdeki gündemde bu irade gösterilebilecektir.
Seçim sonuçlarına bakıldığında iki büyük partinin toplumsal mutabakat hükümeti kurarak, toplumun başta ekonomi olmak üzere ivedi sorunlarına eğilmeleri talebinin ortaya çıktığını görüyoruz. Toplumsal mutabakat hükümeti Kıbrıs meselesi üzerinden ötelenen sorunlarımıza çözüm üretmekle mükelleftir. Bu durumda elbette bizler de toplumsal muhalefet görevini üstlenerek hükümetin sözlerini tutmasının takipçisi olacağız.
Gözlemlerime dayalı kanaatim, seçim sistemi düzeltilmedikçe siyasetin gündemi ile halkın gündemi arasındaki uçurumun kapatılamayacağıdır. Seçilen vekillere bakıldığında temsilde adalet ilkesinin çiğnendiğini, Meclis’teki parti temsiliyetlerine bakıldığında da yönetimde istikrar ilkesinin de asla hayata geçirilemeyeceğini üzülerek tespit etmek durumundayız. Bundan sonraki seçimde partiye mühür vuranların ayrıca aynı partiden tercih yapması uygulaması kaldırılarak partilerin iç hesaplaşmalarının seçmenin iradesinin önüne geçmesi engellenmelidir. Parti askerlerinin değil, halkın vekillerinin Meclis’e seçilebilmesinin yolu budur. Ancak seçim sisteminde etraflıca tartışılarak yapılacak bir değişiklikle halk iradesi Meclis’e yansıtılabilecektir. Mevcut seçim sisteminin yarattığı karışıklık, KKTC’de yaşanan siyasi kaosun sebebidir. Önümüzdeki günlerde nasıl bir seçim sisteminin çözüm getirebileceği konusunda daha detaylı açıklamalar yapacağım.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Prof. Dr. Mehmet HASGÜLER