DAÜ DR. FAZIL KÜÇÜK TIP FAKÜLTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ ANTİBİYOTİK KULLANIMI İLE İLGİLİ AÇIKLAMALARDA BULUNDU

25 Kasım 2021

 

DAÜ DR. FAZIL KÜÇÜK TIP FAKÜLTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ ANTİBİYOTİK KULLANIMI İLE İLGİLİ AÇIKLAMALARDA BULUNDU

 

Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Buket Ertürk Şengel Dünya Antibiyotik Kullanımı Farkındalık Haftası kapsamında açıklamalarda bulundu. Yrd. Doç. Dr. yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

 

“Antibiyotikleri Bilinçli Kullanmalıyız !”

“Antibiyotikler, hastalığa sebep olan bakterilerin öldürülmesi ya da üremelerinin durdurulması amacıyla kullanılan ilaçlardır ve ciddi enfeksiyonlarda hayati önem arz ederler. Tek bakteri türüne karşı etkili olabildikleri gibi birden fazla bakteri türüne karşı da etki gösterebilirler. Bu durumun avantajları ve dezavantajları vardır. Antibiyotikler uygunsuz kullanılmaları durumunda istenmeyen birtakım etkiler ortaya çıkarırlar.

 

İnsan vücudunda normal florada bulunan ve yararımıza olan birtakım bakteriler vardır. Buna en güzel örneklerden biri; kadın vajen florasında bulunan Lactobacillus ismi verilen ve kişiyi ürogenital enfeksiyonlardan koruyan bakterilerdir. Bir diğer örnek ise barsak floramızda bulunan ve sindirilemeyen besinlerin parçalanıp emilmesine yardımcı olan ve bağırsaktan kana toksinlerin geçmesini engelleyen bakterilerdir. İşte bizim belli bir hedefe yönelik vermek istediğimiz antibiyotikler ihtiyacımız olan bu bakterilerin de ölmesine neden olarak koruyucu mekanizmaları bozarlar. Bu nedenle antibiyotiklerin gerçekten gerekli olup olmadığı bir uzman tarafından değerlendirilmeli ve gerek yoksa kullanımlarından kaçınılmalıdır.

 

Antibiyotik tedavisine başlamadan önce şikayetlerin enfeksiyona bağlı olup olmadığı, eğer enfeksiyona bağlı ise buna bakterilerin sebep olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Mesela idrar yaparken yanma şikayeti olan her hasta idrar yolu enfeksiyonu geçiriyor demek değildir. Taş, anatomik bozukluk gibi birtakım sebepler de bu şikayete sebep olabilir. Mevcut şikayetler hastada enfeksiyon olduğunu düşündürüyorsa bu aşamada da buna sebep olan mikroorganizmanın bakteri olup olmadığını değerlendirmek gerekir. Antibiyotikler bakteriler içindir, grip, hepatit, larenjit gibi birçok viral enfeksiyonda antibiyotik tedavisinin yeri yoktur. Vücudun bağışıklık sistemi bu enfeksiyonların kendi kendini sınırlamasını sağlar.

 

Genel olarak, şüphelenilen ya da kanıtlanmış bakteriyel enfeksiyonu olan hastaların tedavisine gerekli kültür örnekleri alınarak o bölgede enfeksiyona sebep olabilecek bakteriler öngörülerek tedavi başlanılabilir. Ancak hasta 48-72 saat sonra mutlaka sonuçlar ve klinik durumu ile tekrar değerlendirilmeli ve artık ismi belli olan bakteriye uygun antibiyotik tedavisine geçilmeli ya da gerekli değil ise tedavi sonlandırılmalıdır.

 

Antibiyotiklerin yanlış kullanılması (örneğin; gerekli olmayan durumlarda, gereğinden uzun süre ya da yanlış dozda kullanılması gibi) ilaca bağlı istenmeyen yan etkilere, antibiyotik ilişkili ishale ve özellikle de antibiyotiklere dirençli mikroorganizmaların ortaya çıkması gibi ciddi sorunlara yol açmaktadır. Antibiyotik kullanımı mutlaka hasta bazında değerlendirilmelidir. Enfeksiyon bölgesine göre verilmesi gereken antibiyotik değiştiği gibi, aynı enfeksiyona sahip farklı hastalara farklı antibiyotikler verilebilir. Ciddi yan etkileri olabilen bu ilaçların hastanın kalp, böbrek, karaciğer fonksiyonları, alerji varlığı göz önüne alınarak seçilmesi ve doz ayarı yapılması gerekmektedir. Diğer çok ciddi bir sorun da direnç sorunudur. Bir antibiyotiğe direnç gelişmesi demek o antibiyotiğin etkili olduğu bakterinin sebep olduğu enfeksiyonu tedavi edememek anlamına gelir ki bu bazen ölümcül olabilir. Direnç geliştiren bakteriler genetik madde aktarımı yoluyla bu direnci ortamdaki diğer bakterilere de geçirebilir ve o ortamdaki çoğu bakteri de bu dirence sahip olur. Ve antibiyotik bakteriye karşı etki gösteremez. Özellikle hastanede yatan hastalarda yatış süresinin uzamasına hatta ölüme kadar giden sonuçları olabilir. Özellikle bağışıklık sistemi zarar görmüş hastalar için bu risk daha yüksektir. Ayrıca bu dirençli bakterilerin diğer hastalara bulaşıyla etkilenen kişi sayısı artabilir. Bilinmesi gerekir ki; tarım ve hayvancılıkta bilinçsiz kullanılan antibiyotikler de bu dirence sebep olmaktadır.

 

Antibiyotiklerin yoğun kullanımına bağlı olarak ortaya çıkan direnç sorunu yeni antibiyotiklerin geliştirilmesini gerekli kılmaktadır. Ancak bu süreç direnç gelişim hızına yetişememektedir. Bu durumun sonucu olarak da mevcut antibiyotiklerin yetersiz kalıp enfeksiyonların tedavisinin yapılamaz duruma gelmesi kaçınılmazdır.”

 

 

 

 

 

 

Paylaş

Önceki Haber

KADIN ÖRGÜTLERİ 25 KASIM KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI ULUSLARARASI MÜCADELE GÜNÜ’NDE YÜRÜYÜŞ YAPIYOR

Sonraki Haber

DAÜ TOPLUMSAL DUYARLILIK MERKEZİ’NDEN “25 KASIM KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELE GÜNÜ” AÇIKLAMASI

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

thirteen − one =