Doğu Akdeniz Üniversitesi Kentsel Araştırma ve Geliştirme Merkezi (DAÜ KENT-AG) Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Ege Uluca Tümer ‘Şömineli Ev’ olarak bilinen tarihi yapılar grubunun kullanımıyla ilişkili DAÜ KENT – AG adına açıklamalarda bulundu. Doç. Dr. Tümer, yapılan açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“Son günlerde Mağusa Suriçi’nde bulunan ve ‘Şömineli Ev’ olarak bilinen tarihi yapılar grubunun ihale usulüyle bütün odaları ve bahçesiyle bir restoran / cafe işletmesi olarak hizmet verecek şekilde kiralanacağı bilgisi kamuoyunda gündem olmuştur. Bu gelişme hem ‘Şömineli Ev’in geleceği ile ilgili, hem de tarihi yapılara devlet erkinin bakışı ile ilgili gerek böyle bir sürecin paydaşları olarak Mağusa halkı nezdinde gerekse biz DAÜ KENT – AG Yönetim Kurulu’ndaki akademisyenler nezdinde ciddi endişeler yaratmaktadır. Kültürel miras değeri olan yapılara çağdaş gereksinimler doğrultusunda, tarihi çevrelerin yaşatılması ve canlandırılması amacıyla yeni işlevler verilmesi, doğru bir yaklaşımdır. Ancak, bu tür yeniden işlevlendirme süreçlerinde, binaların mimari, kültürel, yerel, ekonomik ve sosyal değerleri ile birlikte, bina ya da bina gruplarının mimari ve mekânsal özellikleri ve olası yeni fonksiyonlara olan uyumları da göz önünde bulundurulur. Bunun yanında, kültürel miras değeri olan binaların, içinde bulundukları tarihi çevrelerin özellikleri ve ihtiyaçları da yeni verilecek işlevler konusunda belirleyici diğer önemli bir etkendir. Bunlarla birlikte Mağusa’nın emsalsiz değeri Şömineli Ev’in tüm odaları ve bahçesiyle bir restoran / cafe olarak işletilmesi halinde kamusal alan olmaktan çıkarak yalnız işletmecinin izniyle kullanılan bir mekan olacağı da ortadadır.
Yıllardır kamunun elinde boş olarak kullanılmadan duran ve yeniden işlevlendirilmeyi bekleyen söz konusu ‘Şömineli Ev’ yapılar grubunun, herhangi bir bilimsel değerlendirmeye tabi tutulmadan, gerekçesinin ne olduğu anlaşılamayan (!) bir kararla restoran olarak kullanılmak üzere kamusal kullanımdan özel kullanıma geçirilmesinin sakıncaları aşağıda sıralanmıştır.
1. Söz konusu iki tarihi konut yapısı hem Osmanlı Dönemi, hem de Osmanlı öncesi katmanları barındıran ve bu güne kadar strüktürel ve mimari öğeleri en iyi şekilde korunarak günümüze ulaşmış, kentteki en özellikli tarihi konutlardır. Bu tarihi konutlar, diğer kültür mirası yapıları gibi sadece belirli kişilerin değil, tüm toplumun görmesi, anlaması, faydalanması ve karar verme süreçlerinde bulunması gereken yapılardır. Tek bir siyasi erkin, kişi ya da kişilerin bilimsel değerlendirme yapmadan, uzman görüşü almadan ‘Şömineli Ev’ ile ilgili karar vermesi, doğru bir yaklaşım ve karar verme biçimi değildir.
2. Bilimsel değerlendirme yanında Şömineli Ev’in niteliği, daha açıkçası kamuya ait bir değer olması dolayısıyla, İyi İdare Yasası’nda düzenlenmiş bulunan katılım ilkesi gereğince mekanın akıbetiyle ilgili bir danışma toplantısı yapılmadan adım atılması hukuka aykırılık teşkil etmektedir.
3. Latinler Dönemi’nden kalan alt yapıların üzerine inşa edilmiş olan ‘Şömineli Ev Kompleksi’, Osmanlı Konutu’nun en erken örneklerinin özelliği olan açık sofaları, revakları, ocakları, hamam ve çeşmeleri ile Osmanlı Dönemi’nin kentteki en zengin konut örnekleri olarak, yüksek düzeyde eğitim ve araştırma değeri taşırlar. Dolayısı ile öğrencilere, mimarlara, mimarlık öğrencilerine, yerel halka ve ziyaretçilere açık olmalı ve yüksek kalitede sergileme yöntemleri kullanılarak sergilenmelidirler. İşaret edildiği gibi mekanın bir restoran / cafe olarak kullanılması bunu imkansız kılacaktır.
4. Söz konusu yapılar Osmanlı Dönemi’nde Hac yolcuları için Han, İngiliz Dönemi’nde Han ve Müze, 1960 sonrasında da İslam Kültür Derneği Sergi Salonları olarak kullanılmışlardır. Bu şekilde kamuya mal olmuş önemli işlevleri üstlenmiş bu yapıların tüzel kişilerin kullanımına, restoran, dükkan vb. ticari kullanımları üstlenmek üzere kiralanması kabul edilemez.
5. Söz konusu yapılar, aynı yapı adasını paylaşan Gazi İlkokulu, İngiliz Dönemi Hapishane Binası, Fransiskan Kilisesi, Cafer Paşa Hamamı ve mevcut açık alanları ile dünya çapında bir kent müzesinin yapımı için ideal bir yapılar kompleksinin parçasıdırlar. Bu yapıların kiralanması ile, Mağusa Suriçi’nde kentsel dokunun ve mirasın bütüncül olarak korunması ve canlandırılması konusunda ve bu yolla turizmin ve ekonominin geliştirilmesinde ciddi bir fırsat kaçırılmış olacaktır.
Suriçi’nde Othello Kalesi, Martinengo ve Ravelin gibi tarihi mekanlar oldukça yüksek meblağlara restore edilmiş ve kentin olağanüstü kültürel zenginliğine katkı konulmuştur. Ancak mevcut yönetim biçiminin bu mekanların işletmesindeki yetkinlikten uzak tavrı, üretken ve bilime dayalı olmayan yaklaşımları nedeniyle bu kıymetli yapı ve yapı grupları turistlerin ve halkın ziyaretine açılamamaktadır. Şömineli Ev kompleksi ile ilgili ortaya çıkan bu gelişme ile birlikte düşünüldüğünde bu anlayışın, kültürel zenginliğimizin hem bugününü hem geleceğini tehdit ettiği ortadadır.
Herkes tarafından bilinmelidir ve kabul edilmelidir ki, Mağusa Suriçi, tüm kültürel mirası değeri olan tarihi çevreler gibi, sadece Kıbrıs için değil tüm dünya için değerli bir kültürel miras alanıdır. Mağusa Suriçi’ndeki kamusal alanlar ve kültür mirası değeri taşıyan, Şömineli Ev Kompleksi ve benzeri yapıların korunarak, çağdaş kullanımlarla gelecek nesillere aktarılması adına, Doğu Akdeniz Üniversitesi ve Mağusa’da yer alan sivil toplum örgütlerinin her türlü katkıyı yapmaya hazır olduklarına inancımız tamdır. Bu bağlamda, Doğu Akdeniz Üniversitesi Kentsel Araştırma ve Geliştirme Merkezi (Kent-AG) yönetim kurulu üyeleri olarak, Şömineli Ev’in ve çevresindeki yapılar grubunun gerçekten kamusal kullanıma hasredilmiş alanlar olarak kullanılmasında yürütülecek tüm çalışmalara ve süreçlere hem düşünsel hem de bilimsel olarak katkı koymaya hazır olduğumuzu ve fakat bilimsellikten uzak, salt siyasi bir adım olarak görülen her türlü yanlış kararın da karşısında olacağımızı kamuoyunun bilgisine sunmayı hem bilim insanı olarak hem de duyarlı vatandaşlar olarak bir borç biliyoruz. Saygılarımızla.”