İleri yaş grubunda görülen kardiyolojik şikayetler arasında kalp ritim bozukluklarına oldukça sık rastlanıyor. Özellikle 65 yaş üzerinde, düzensiz ve genellikle hızlı kalp ritmine neden olan atriyal fibrilasyon görülme sıklığı artıyor. Atriyal fibrilasyonun diğer kalp ritim bozukluklarından en önemli farkı ise kan sulandırıcı ilaç kullanamayan hastalarda beyinde emboliye neden olabilmesi. Ülkemizde yaşayan ve uzun bir süredir bu sorunla mücadele eden 83 yaşındaki hasta, KKTC’de ilk kez Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde uygulanan yeni bir tedavi yöntemi ile sağlığına kavuştu. Kalp ritim bozukluğu için kullandığı kan sulandırıcı ilaçlar nedeniyle son dönemde oldukça sık mide kanaması geçiren hastaya Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı başkanı Prof. Dr. Hamza Duygu ve ekibi tarafından uygulanan tedavi yöntemi, ülkemizde Lambre adı verilen cihazla yapılan ilk işlem olma özelliğini taşıyor.
Bazı kalp ritim bozuklukları beyin embolileri nedeni
Kalp kökenli emboliler felçlerin en önemli sebebi olarak gösteriliyor. Kalp ritim bozuklukları arasında taşıdığı riskler nedeniyle öne çıkan atriyal fibrilasyon ise yılda yüzde 3 ila 5 oranındaki hastada beyinde emboliye neden oluyor. Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hamza Duygu, kalp içerisinde pıhtı oluşumunu önlemek için ömür boyu kan sulandırıcı ilaçların kullanması gerekliliğine dikkat çekiyor. Ancak bazı hastalarda kan sulandırıcı ilaçların tekrarlayan mide ve beyin kanamalarına neden olabileceğinin de unutulmaması gerektiğini hatırlatıyor.
Prof. Dr. Hamza Duygu, dünyada sayılı merkezde, ülkemizde ise ilk kez Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde uygulanan bir teknikle atriyal fibrilasyon tedavisi gerçekleştirilen hasta ile ilgili şunları söylüyor: “Son iki üç yıldır kalp ritim bozukluğu şikayetleri bulunan hastada beyin embolileri gelişmesini önlemek için kan sulandırıcı ilaçların kullanımına ihtiyaç vardı. Kan sulandırıcı ilaçlar başlandığında hastamızda ayda bir bazen iki kez tekrarlayan mide kanamaları yaşandı. Kanamalar, kan nakli gerektirecek ölçüde ciddi boyutta olabiliyordu. Buna ek olarak kemik iliğinde löseminin bir çeşidi olan MDS de saptandı. Bu nedenle hastamızda kan sulandırıcı ilaçların kullanılması kesinlikle sakıncalıydı. Kan sulandırıcı ilaçların durdurulması ise hastayı emboli açısından risk altına bırakıyordu.”
Prof. Dr. Hamza Duygu: “Son teknolojileri yakından takip eden Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde yüz güldürücü sonuçlar elde etmenin gururunu yaşıyoruz. “
Kısa bir süre öncesine kadar bu tür hastalar için çaresiz olan tıp dünyasında, son yıllarda meydana gelen teknolojik gelişmeler hem doktorların hem de hastaların umudu oluyor.
Prof. Dr. Hamza Duygu özellikle kalp sağlığı alanında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmesine olanak sağlayan bu gelişmelerin 83 yaşındaki hastanın tedavisinde Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi kardiyoloji kliniğinin elini güçlendirdiğini söylüyor ve hastaya uygulanan tedavi yöntemini şöyle anlatıyor; “Kalp içerisinde aynı körbağırsağa benzeyen apendiks denen boşlukta atriyal fibrilasyona bağlı pıhtı oluşmakta, bu da hastalarda emboliye neden olmaktadır. Kardiyoloji alanındaki son teknoloji ürünü cihazlar kalp içerisindeki boşluğun şemsiye yöntemi ile kapatılmasına ve hastalarda emboli riskinin ortadan kaldırılmasına olanak sağlamaktadır. Böylece kan sulandırıcı ilaç kullanım ihtiyacı da ortadan kaldırılabilmektedir. Son teknolojileri yakından takip eden Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Kardiyoloji Kliniği olarak bizler de bu hastamızda bu yöntemi uygulamaya karar verdik. Gerçekleştirdiğimiz başarılı işlem sayesinde hastamızı sağlığına kavuşturduk. Bugün bunun gurur ve mutluluğunu yaşıyoruz.”
Prof. Dr. Hamza Duygu; “Bugüne kadar Türkiye’de sadece bir hastada uygulanmış olan bu işlem, ülkemizde ilk kez Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde gerçekleştirildi.”
Prof. Dr. Hamza Duygu, anatomik açıdan standart kapatma cihazlarına çok uyumlu olmayan hastanın çeşitli tomografik ve ekokardiyografik işlemlerle ayrıntılı olarak incelendiğini söylediği açıklamalarına şöyle devam ediyor; “Bugüne kadar Türkiye’de sadece bir hastada uygulanmış, ülkemizde ise ilk kez Lambre denilen bir cihazın kullanımı ile bu boşluğu kapatmaya karar verdik. Aynı anjiyografi gibi kasıktan girişimle hastanın kalp boşluğuna ulaştık. Şemsiye benzeri Lambre’nin kalp boşluğu içerisinde açılması ile pıhtı üreten yapıyı kapattık. Böylece bundan sonraki süreçte kalp boşluğu içerisinde pıhtı oluşumu ve sonrasında beyine, dalağa, bağırsağa ya da böbreklere emboli atma riskini tamamen ortadan kaldırmış olduk. Ertesi gün hastamızı ayağa kaldırdık. 48 saat sonra da taburcu ettik. Hastamız şu anda normal yaşantısına devam ediyor.”
Prof. Dr. Hamza Duygu; “Bu yöntemle uygun hastalarda kan sulandırıcı ilaç kullanım ihtiyacını ortadan kaldırıyor, ölümcül kanamaların önüne geçebiliyoruz.”
Bu yöntemin kan sulandırıcı ilaç gereksinimi ortadan kaldırdığını söyleyen Prof. Dr. Hamza Duygu, dolayısıyla kan sulandırıcı ilaçlara bağlı ölümcül kanamaların önüne geçilmiş olduğunu vurguluyor. “Uygun hasta profilinde, uygun merkezlerde, uygun cihazlarla son yıllarda kullanılmaya başlandı.” diyen Prof. Dr. Hamza Duygu, hasta konforu açısından son derece rahat olan bu işlemin, kesinlikle ameliyat olmadığını, anjiyografik yöntemle gerçekleştirildiğini, hastaların bir iki gün içerisinde taburcu edildiğini söylüyor. İşlem sonrası
ise hastaların normal yaşantısına geri döndüğünü ifade eden Prof. Dr. Hamza Duygu, bu şekilde emboli ve felçlerin önüne geçildiğine dikkat çekiyor.