Emeğin dayanışma bayramını yine pandemi içinde kutluyoruz. Tüm dünyada milyonlarca ölüme ve ekonomik yıkıntıya yol açan pandemi bize bir şey öğretti: emekçiler olmazsa dünya dönmez. Okulda ve tarlada, fabrikada ve hastanede emekçi hayatı kurgulayan, insanlığı yaşatandır. Sağlığımız, güvenliğimiz ve tüm ihtiyaçlarımız emekçilerce karşılanır. Ancak pandeminin ilk kurbanları da yine emekçiler olmuştur. Önce kadın emekçiler ve ardından da işçiler. Sarmaye, COVID-19 kadar acımasız olduğunu göstermiştir.
Ülkemizdeki adaletsizlikler ise devam ediyor. DAÜ’den devlet kurumlarına kadar eşit işe eşit ücret ilkesi hala uygulanmıyor. Tek güvencemiz Sosyal Sigorta Sistemi batmıştır. Hizmetleri ve imkanları zaten kısıtlı Sosyal Sigorta’nın sağladığı emeklilik hakkı tehlikededir. Devlet çalışanlarının emeklilik sandığı boştur. DAÜ’den devlete ve belediyelere kadar her yerde binlerce çalışan yarı zamanlı, geçici veya taşeron adı altında çalıştırılarak emekleri sömürülmektedir. Özel sektör çalışanları devlet, sendikalar ve siyasi partiler tarafından tamamen unutulmuştur. Devlet ve özel sektör çalışanları pek çok yerde iş güvenliği ve sağlıklı çalışma ortamından uzak bir şekilde çalıştırılmaktadırlar.
İlk ve orta eğitim özele kaymıştır. Çalışanlar hem devlete eğitim için vergi vermekte, hem de çocuklarını özel okullara göndermektedirler. Devlet, özellikle özel sektörde çalışanları düşünerek ücretsiz yuva veya kreş sağlama kaygısında değildir.
Özellikle bekar anneler ve genelde bekar ebeveynler devletten hiçbir özel yaklaşım veya koruma görmemektedirler. Savunmasız kadın bekar anne konumunda tamamen köle haline gelmektedir. Gençler arasında gizli ve açık işsizlik çok yüksek boyutlardadır. Diğer yandan devlette ve özel sektörde düşük maaşlarla çalıştırılan genç emekçilerin ev satın alabilmeleri imkânsız, ev kiralayabilmeleri ise çok zor hale gelmiştir. Devlet ise vatandaşına konut sağlama görevinden tamamen istifa etmiştir.
Zengin zenginleşmekte, orta gelirli fakirleşmekte, düşük gelirli ise köle statüsüne geçmektedir. Pandemi bize devletin hiçbir mali rezervinin olmadığını göstermiştir. Bu nedenle tüm kamu maliyesi 1 yılda batmıştır. Özel sektör çalışanları perişan, gelecek belirsizdir. Siyasi partiler, sendikalar, özel sektör ve tüm paydaşlar kamu maliyesini yeniden kurgulamak zorundadır. Güçlü kamu maliyesi, siyasi irade demektir.
Mücadele söylemden eyleme, hayata dokunacak hale dönüşmelidir. 1 Mayıs etkinliklerinde dile getirilenler 2 Mayıs’ta unutulmamalıdır.
Kamusal kaynakların daha adil paylaşıldığı, daha refah ve adil bir ülke ve dünya için mücadelemiz sürecektir.
Sendikamız pandeminin ve sömürü düzeninin ilk hedef aldığı kadınlar, işçiler ve öğrencilerin yanında oldu. Binlerce insanın yanında olduk. Grevdeki emekçiyi, bekar anneyi, evsiz hayvanları, öğrencileri, yabancı işçileri yalnız bırakmadık ve bırakmayacağız. Dayanışma ve yoldaşlığı meydanlardaki sloganlardan hayata geçirmeye devam edeceğiz.
Yaşasın alın teriyle geçinenler!
Yaşasın emek mücadelemiz!
Yaşasın emekçilerin birliği ve dayanışması!
Kahrolsun emperyalizm!
Yaşasın 1 Mayıs!