Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömür Çınar Elçi, “SARS-CoV-2 virüsünün kökenleri üzerine küresel bir çalışma: DSÖ-Çin ortak çalışması” başlıklı raporu hakkında bilgiler verdi.
14 Ocak – 10 Şubat 2021 tarihleri arasında, 17 DSÖ uzmanı ve 17 Çinli uzmanın, virüsün kaynağını ve insan popülasyonuna giriş yolunu belirlemek için Çin’in Wuhan kentini ziyaret ettiğini ifade eden Prof. Dr. Elçi, bu ziyarete Küresel Salgın Uyarısı ve Yanıt Ağı (GOARN), Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü (OIE), Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) eşlik ettiğini belirtti. Prof. Dr. Elçi, araştırmanın; hem hayvanlarda, hem de insanlarda virüs enfeksiyonu ve yeni hayvansal kaynaklı rezervuarların oluşmasını engellemek için risklerin belirlenmesi, bu risklerin yönetilebilmesinin sağlanması ve salgının bulaşma riskinin azaltılmasını amaçladığına dikkat çekti.
Salgının kaynağına yönelik iki senaryo elendi
Rapora göre; araştırma ekibi, ziyaretlerinde salgının kaynağına yönelik dört farklı potansiyel senaryoyu değerlendirdi. Ekip, araştırmaları sonucunda, virüsün kontamine dondurulmuş gıda ürünleri yoluyla bulaşması senaryosunu ve bir laboratuvar kazası sonucu bulaş gerçekleşmiş insanlardan yayılmış olması senaryolarının geçersiz olduğunu tespit etti. Araştırma ekibi, ilk iki senaryonun geçersizliğinin ispatlanması üzerine, diğer iki ana senaryo üzerine yoğunlaştı. Diğer senaryolardan birincisi, virüsün doğrudan yarasalardan insanlara bulaşması, ikinci senaryo ise virüsün başka bir hayvan yoluyla (örneğin: misk veya rakun) insanlara bulaşması idi.
Prof. Dr. Elçi, raporda vurgulanan diğer önemli noktaların ise; COVID-19 vakaları ile Wuhan’daki deniz ürünleri pazarı ile bir bağlantı bulunamadığı, COVID-19’a neden olan virüsün muhtemelen Aralık 2019’da insanlar arasında dolaşmaya başladığı ve laboratuvar kaynaklı bulaş hipotezinin olası olmaması olduğuna dikkat çekti. Prof. Dr. Elçi, araştırma sonucunda, Aralık 2019’dan önce toplumda virüsün dolaşımını gösteren yeterli kanıt bulunamadığını, aynı zamanda laboratuvar sızıntısı ve kontaminasyonu destekleyecek hiçbir kanıt olmadığını ifade etti.
