DAÜ tıp fakültesinden aşı ve mutasyon aciklamasi

DAÜ DR. FAZIL KÜÇÜK TIP FAKÜLTESİ’NDEN COVID-19 AŞISI VE MUTASYON AÇIKLAMASI

Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi ile Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortak Programı Öğretim Üyesi, İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Buket Ertürk Şengel, “COVID-19 Aşılama ve Mutasyon – COVID-19 Aşılamada Son Nokta” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Dr. Şengel, söz konusu yazısında şu ifadelere yer verdi:

“COVID-19’dan korunmada; sosyal mesafe, maske kullanımı, el ve yüzeylerin dezenfeksiyonu çok önemlidir. Bu önlemlere ek olarak aşı geliştirme çabaları hızla başlamıştır. Bunlardan biri olan Sinovac (CoronoVac), geleneksel yöntemlerle üretilen inaktif bir aşıdır. İnaktif aşılar, hastalığa neden olmayan, ancak bağışıklık yanıtı oluşturan ve etkisizleştirilmiş virüs içeren aşılardır. Öldürülmüş virüs içermelerinden dolayı daha güvenli olduğu kabul edilir. Hepatit A ve influenza (grip aşısı) aşıları da bu yöntemle hazırlanmış aşılardır. Brezilya faz III sonuçlarına göre; çok ciddi (hastanede yoğun bakım gerektiren) ve orta ciddi (hastanelik olan) COVID-19 hastalığını %100, hafif semptomatik olan hastalığı %78, çok hafif semptomlu hastalığı ise %50 oranında önlemektedir. Türkiye’deki ara değerlendirme sonuçlarına göre ise aşının etkinliği %91,25 olarak bulunmuştur.”

Çalışma Aşamasında Olan Bir Aşıya Neden Kullanım Onayı Verildi?
“60 yaş üzeri gönüllülerde 31 Ekim 2020’de başlayan faz 1/2 çalışmanın sonuçları ise 3 Şubat 2021 tarihinde Lancet’te yayımlanmıştır ve aşının bu yaş grubunda da yeterli antikor yanıtını oluşturduğu ve güvenli olduğu gösterilmiştir. Ortaya çıkan yan etkilerin hafif şiddette ve en fazla enjeksiyon yerinde ağrı olduğu bildirilmiştir. Aşı için 29 Haziran 2020’de Çin hükümeti tarafından acil kullanım onay verilmiş, 14 Ocak 2021’de ise Türkiye’de sağlık çalışanları başta olmak üzere uygulanmaya başlamıştır. Nasıl oluyor da henüz çalışma aşamasında olan bir aşıya kullanım onayı verilmektedir? Dünya Sağlık Örgütü (DSO) açıkça belirtmektedir ki, toplum sağlığını bu derece tehdit eden bir durum ile karşı karşıya kalındığında, mevcut veriler yeterince ikna ediciyse, faz III çalışmalar tamamlanmasa bile faydaların risklerden daha fazla olduğunu gösterir göstermez ilaç düzenleme otoriteleri acil/erken kullanım onayı verebilirler. Aslında tam olarak uygulanan budur. COVID-19’un sebep olduğu kötü sonuçlar göz önüne alındığında aşının faydasının oldukça fazla olduğu görülmektedir. Bugüne kadar yürütülen çalışmalarda ve mevcut aşı uygulamalarında herhangi ciddi bir yan etkiye rastlanılmamıştır.”

“Toplumumuzda Aşıya Karşı Tereddütler Vardır”
“BioNThec ve Moderna aşıları ise ABD İlaç ve Gıda Dairesi tarafından acil kullanım onayı verilen mRNA teknolojisi ile hazırlanmış aşılardır. Bu yöntem, aşı olarak ilk defa kullanılmaktadır. Faz III verilerine göre tüm yaş gruplarında %90’ın üzerinde etkinlik gösterilmiştir. En sık yan etki olarak enjeksiyon yerinde ağrı bildirilmiştir. Ancak toplumumuzda halen aşıya karşı tereddütler vardır. DSÖ, 18 Ocak 2020’de küresel sağlığı tehdit eden 10 maddelik bir liste yayınlamıştır ve listede hava kirliliği, iklim değişikliği, influenza ve antibiyotik direncinin yanı sıra ‘aşı çekincesi’ de yer almaktadır.

“Mutasyon Nedir?”
Toplumun aşılanması ile salgının önüne geçileceği umulmaktadır ancak tüm bu uygulamalar ile beraber birçok ülkeden farklı mutasyonlar bildirilmektedir. Mutasyon, bir organizmanın veya virüsün genetik materyalinde (DNA ya da RNA) meydana gelen kalıcı değişiklik anlamına gelir. RNA virüsleri, sürekli ve hızlı bir şekilde çoğalıp geliştiklerinden daha hızlı mutasyon oranlarına sahiptir. SARS-CoV-2 bir RNA virüsüdür. Virüs mutasyona uğradığında gelişen yeni virüse ise ‘Varyant’ ismi verilir. DSÖ’ye göre şu anda dünyada 4 varyant dolaşmaktadır. Son olarak Aralık 2020’de İngiltere’de, Güney Afrika’da ve Brezilya’da saptanan varyantlar maalesef hızla tüm dünyaya yayılmaya başlamıştır. Bulaşı çok daha kolay ve hızlı olduğundan COVID-19 vakalarında artış görülmüştür. Daha hafif ya da daha ağır hastalık yaptığı, spesifik tanısal testlerle tespit edilip edilmeyeceği, kullanılan mevcut ilaçların tedavide etkili olup olmayacağı ve COVID-19 aşılarına olan etkiyi değiştirip değiştirmeyeceği tekrar tekrar değerlendirilmesi cevabı net olmayan sorulardır.

Bu sorulara cevap bulana dek, şimdiye kadar aldığımız önlemleri devam ettirmemiz; hem kendimizi, hem de toplumdaki diğer kişileri korumak için çok önemlidir. En az 1.5 metre sosyal mesafe, maske, sık el hijyeni, yüzeylerin dezenfeksiyonu, izolasyon ve karantina kurallarına uymak şarttır. Mutasyona uğramış virüsün daha kolay bulaşı da göz önüne alındığında özellikle kapalı ortamlarda kalış süremizi en aza indirmek ve kullandığımız maske sayısını ikiye çıkarmak faydalı olabilir. Aşı olsak bile ortaya çıkabilecek riskleri göz önüne alarak bu kurallara uymaya devam etmeliyiz.”

Paylaş

Önceki Haber

GMB den PCR testi atılımı

Sonraki Haber

İskele de 300 PCR

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

five − one =